Ben markette alışveriş yapan bir ev hanımıyım. Ben çocuğuna harçlık vermek zorunda olan bir anneyim. Ben bir evi çekip çeviren, yetirip yetiştiren bir eş ‘im. Ben bir siyasi parti içinde hiçbir sıfatı etiket gibi alnına yapıştırmadan, gecesini gündüzüne katıp, sokak sokak dolaşıp, kapılarda memleket için dil döken bir kadınım. Kaliteli yaşam hakkını savunan bir insanım.
Ülkenin ekonomik, siyasi, ahlâki ve sosyal zeminde geldiği nokta hepimizin malumu.
Ülkede muhalefet yeterli etki ve etkinliğe ulaşamıyor. İktidarın var olduğu yerde muhalefetin yok denilecek kadar etkisiz olması ne kadar da acı.
Çözüm aramak mı? Mevcut durumu korumak mı?
Yerine birini işaret etmeden, emeklerini, başarılarını, başarısızlığını ve yıllarını heybene doldurup eyvallah demek zor olmamalı.
Ortada bir başarısızlık var ise başarıya giden tek yol ,önce başarısızlığı kabul etmektir.
Muhalefetin sokak nabzı yüksek, duyan var mı sorusuna cevabı, en çok da kadınlar veriyor. Özellikle siyasetin içinde aktif olanlar. Onlar ev gezmeleri yapıyor, onlar mahallelerindeki herkesle sohbet ediyor. Onlar kapıları çalıyor, sitemleri dinliyor, eleştirileri işitiyor ve hatta hakaretlere maruz kalıyor. Ceplerinde kucaklar dolusu olumsuzlukla dönüyorlar.
Tüm siyasi partilerin en ağır yüklerini hiçbir resmî dayanağı olmayan kadın ve gençlik kolları taşıyor. Peki onları kim dinliyor. En tepeden , ” Sokak ne diyor, ne istiyor ” diye soran var mı?
Beni dinlemeden, beni duymadan ve benim fikrimi almadan asla başarıya ulaşamayacaksın.
Ve gerekçen her ne olursa olsun, inatla ” kalacağım ” dediğin her saniye bu ülkeye umudunu kaybettireceksin.
Son genel seçimde muhalefetin hem aktif hem de pasif destekçilerinin umutsuzluğu çok net şekilde ortada iken ;
” ben bildiğimi yapacağım, siz sokaklarda isyan ve sitemleri sabırla dinlemeye devam edin” tavrı büyük bir acımasızlıktır. Kimseye hak değildir, kimsenin de hakkı değildir.
Sokağın sesini, sokaklarda vatandaş ile birebir iletişimde olan kadınlardan duymak istemeyen yönetimler seri yenilgilerle umutsuzluğa çanak tutmaya devam edecekler. Her gün intihar ve cinnet haberleri artacak. Ve kaçınılmaz son, partilerini, kendilerini, kendilerine inanan herkesi ve nihayetinde memleketi en dibe çekecekler. Mevcut statüsünü kaybetmemek uğruna, ortada olan yenilgileri bile alkışlayan bir kesimin kurbanı olamayacak kadar kıymetli gençlerimiz için ⬇️
Bir vicdan muhasebesi yapmanın tam zamanı değil mi peki ?
İktidarıyla, muhalefetiyle, sokakta isyan eden kadın erkeğiyle;
Çekilip kenara, siyasetin yenilenmesine izin verip, ülkeye nefes aldırıp, canlanan bir umuda yol açmak insanî bir sorumluluk olmalı artık.
İhtihar eden gençlerin değil, umutları, hayalleri, mutluluk ve başarılarıyla Türkiye ‘nin gururu olacak gençlerin yüzü suyu hürmetine ;
İNADIN UMUDA DEVİR TESLİM TÖRENİNİ YAPIP O KOLTUKLARDAN KALKIN LÜTFEN.
Hem de hemen…